Cin ve şeytanlar, saf ateşten, yani, dumansız ateş alevinden yaratılmış ruhani varlıklardır.
Cinler de melekler gibi görünmeyen gizli varlıklar olup çeşitli suret ve şekle girmeye ve zor işler başarmaya gücü olan , fakat cins ve mahiyet bakımından meleklerden ayrı yaratıklardır.
Cinler arasında da insanlar gibi evlenme vardır. Onlar da Allah'a iman ve ibadetle mükelleftirler. Bazıları isyankar olup kafir, bazıları da itaatkar mü'mindirler .
Ancak şeytanların hepsi isyankar ve kafirdirler. Sırf şer işleyen, insanları yoldan çıkarmakla meşgul olan varlıklardır. Şeytanların mü'mini ve itaatlisi yoktur.
Cinle , Allah'ın izni ve hükmü olamadan hiç kimseye ne iyilik, ne kötülük yapabilirler. Cinler ğaybı bilmez,Allah'ın Peygamberlerine bildirdiği ilahi vahiyi ve sırları algılayamazlar.
Cinler insandan önce yeryüzünü idare ve yönetmekle vazifelendirilmişlerdir, ancak yeryüzünde çok kötülük yaptıkları, fesad çıkarları için, sonunda bu görevden bu görevden azledilmişlerdir. Yerlerine, insanoğlu tayin edilmiş, yeryüzünün sahipliği makamına getirilmiştir.
Peygamberimiz, insanlara olduğu gibi cinlere de elçi olarak gönderilmiş, tebliğ vazifesini cinler arasında da yerine getirmiştir. Kur'an-ı Kerim'de Cin suresinde bu husus, acık bir şekilde beyan buyrulmuştur.
Meleklerin ve Şeytanların İnsan Davranışlarını Yönetmesi Sözkonusu mu?
İnsan, yaratılış bakımından, madde ve ruhtan teşekkür eder.Maddi cephesini, fiziki görünüşü olan bedeni ve onu doğal ihtiyaçları; manevi cephesini de, mahiyeti bilinmeyen ruhu ve aklı teşkil eder. Bu yaratılışın neticesi olarak, yüce Allah, insana iki türlü duygu vermiştir.
Birincisi, insanın ruh ve mana cephesi ile ilgili olan yüce takım süfli duygulardır. insan bu duygularına kayıtsız şartsız boyu eğerse; ruh cephesi zayıflar, adeta maddeleşerek adilleşir.
İnsandaki bu iki çeşit duyguya mukabil, kainatta da iki çeşit varlık yaratılmıştır: Melekler ve Şeytanlar.
Melekler insandaki ulvi duyguları harekete geçirir, ona iyiliği telkin ederler. Şeytanlar ise, insanlardaki süfli duyguları körükleyerek onu daima kötülük işlemeye yöneltmek isterler.
Hadis-i şerifte bu husus şu şekilde belirtilir:
" İnsan kalbine iki yönde baskı ve telkin gelir. Birisi melektendir ki,hayrı söyler, hakkı tasdik eder. Kalbinde bunu bulan kimse bilsin ki, bu, Allah'tandır. Ve Allah Teala'ya hamdetsin.
Diğer telkin ise, Şeytandan gelir; insanı kötülüğe kışkırtır, hakkı yalanlar ve insanı hayırdan engellemeye çalışır. Kalbinde bunu bulan kimse, derhal Şeytanın şerrinden Allah'a sığınsın."
Şu halde , manen yükselmek, ruhen inkişaf etmek isteyen herkes, Şeytanın içinde uyandırdığı süfli ve kötü arzuları susturmak ve onunla mücadele etmek zorundadır.